Narşah Ortakalaycı 54 yaşında. Kendini sokaklara vurup, 'mavi kapak' topluyor, engelli oğluna akülü araba almak için.
27 yaşındaki Barbaros, bir trafik kazasında boynu kırıldı ve yatağa mahkûm oldu. Narşah Teyze'nin elinde yok, avucunda yok; 2 aydır hangi çöp tenekesini görse, içinden bir-iki mavi kapak çıkar umuduyla karıştırıyor.
Bir annenin evladına olan sevgisini, erkek olarak anlayabilmem mümkün değil. Annelik başka bir şey, onu tanımlayabilmek, o duyguyu verebilmek için ancak anne olmam gerekir.
Narşah Ortakalaycı'yı; sokaklarda, çöp kovalarında saatlerce mavi kapak toplamaya zorlayan devlettir asıl suçlu olan. Kendi engelli vatandaşına, bir akülü araba almaktan aciz insanların, 10 bin dolarlık çantalarla yurtdışında fink atması, oğluna gemiler alması, yakınlarını şirket toplulukları sahibi yapması insanın kanına dokunuyor.
10 bin dolarlık çanta
Yeri geldiğinde 'anaların gözyaşları' üstünden edebiyat yapanlar, bir Narşah Teyze'ye sahip çıkamıyorsa, yazıklar olsun. Yüzlerce Narşah Teyze var, çocuklarının boğazından kuru ekmek geçirmek için kendini paralayan, yapayalnız kaldığı hayatta mücadele veren.
Bu insanlara, köpeğin önüne kemik atar gibi birkaç çuval kömür, birkaç paket makarna-bulgur vererek, vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyor. Meydanlarda "fakir-fukara, garip-guraba"ya nasıl yardım ettiklerini anlatıyor. Bunun adı da sosyal devlet oluyor.
Narşah Teyze, haber oldu, bugün ya da en geç yarına evladının akülü arabası gelir. Peki milyonlarca engelli ne yapsın? Onlar da, 'bir gün bir muhabir beni fark eder inşallah' diye beklesin mi?
Aşağıdaki de Ayşe. Yüzde 75 bedensel, yüzde 25 de zihinsel engelli. Okumak için her gün 25 kilometre gitmek zorunda. O biraz daha şanslı ama babası diyor ki, "Ben her türlü zorluğa razıyım, ama bir tek şu yolun bozukluğu moralimi bozuyor. Köyümüzün yolu yapılsa Ayşe de tekerlekli sandalye ile dilediği yere gidebilir."
Hangi köy bu? Antalya Demre'de. 25 kilometreyi dert etmiyor ama köy yolunu dert ediyor.
Kimi mavi kapak topluyor, kimisi kızını okutabilmek için binbir zorlukla boğuşuyor. Devlet ne yapıyor? Libya'ya uçaklarla gıda yardımı gönderiyor, Sudan için kendi yoksul halkını seferber ediyor, Ortadoğu'da Osmanlıcılık oynayarak, güç gösterisi yapıyor.
Bir zenginlik edebiyatı almış başını gidiyor ama ülkenin sokaklarında bambaşka şeyler yaşanıyor.
Şu kadını çöp kutularından mavi kapak toplamaya iten, her kim varsa, o mavi kapaklara muhtaç olur umarım.
Bu ülkede bu kadar yoksul varken, 10 bin dolarlık çantalarla, ağızlarından vicdan kelimesini düşürmeyenleri yan yana tartmak gerekir.
Baba olmadan once bunlar sadece haberdi; cocuklarim olduktan sonra sanki cigerime birisi sis sokuyor, gogsume birisi oturuyor nefes alamiyorum. Yeterince bunaldigim yetmedi bir de haberin aslina bakayim dedim gazeteden bakmaz olaydim. Kadincagiz kapak toplamaktan utanmadigini, her kosulda her yerde topladigini, ve bundan gurur duydugunu soyluyor. Oglunun hayatla bagi kopmasin diye yaptigi bu kadar basit ve insani bir seyin bilincaltinda baskalari (biz, okuyucular, komsular, vs.) tarafindan utanilacak bir sey olarak gorulecegi fikri mevcut maalesef. Biz, hepimiz, ne zaman bu annenin boyle dusunmesine neden olduk, hep mi boyle igrenc bir toplumduk, ne zamandan beri boyle bir donusum icine girdik anlayamiyorum. Takdir edilmeyi degil hor gorulmeyi, alay edilmeyi bekliyorsa bu anne, sosyal guvenlik falan hikaye, zihinsel guvenlik kalmamis memlekette. Ne yapariz da degisir, kac nesilde degisir bu zihniyet hic bilemiyorum. Sabah sabah da bunalttin beni ama gene de hayatta neyin, hangi degerlere sahip olmanin onemli oldugunu hatirlamaya yardimci oldugun icin sagol varol. Ben bazen kendi derdime dalip unutsam da bunlari gormeyi sen gozumuze sokmaya devam et.
YanıtlaSil