Hayatını yazarak kazanan bir adam olarak kesin ve net bir dille söyleyebilirim ki, yazmak ciddi anlamda zahmetli ve disiplin gerektiren bir iş. Bu bloğa yazmaya başladığım ilk günden bu yana bu disiplini elden bırakmamaya çabaladım. Bazı bazı yazmadığım, yorulduğum zamanlar oldu ama yine de, bu bloğu okuyan bir kişi bile olsa, o kişiye karşı saygımı göstermek istedim.
Devamlı takip edenler az-çok bilir. Dilimin sivri, +18 kıvamında olduğunu. Bu açıdan kendime hiçbir zaman sansür uygulamadım. Bazen yazdıklarımı tekrar okuduğumda "Ulan bu çok ağır kaçmış" dediğim ifadelere rastladım ama insan kendisi için yazdığı zaman, dilinin kemiği pek olmuyor. Hele ki, bu ben olunca.
Sanırım ilk olarak Arif'le tanıştım bu blog sayesinde. Sonra başka insanlarla da ara ara konuşmaya başladım. Atilla, Çağrı, Ozan, Ata İsmet, Aslı, Selocan, ksenophanes, Adsız'lar, Görkem aklıma ilk gelen isimler. Unuttuklarım varsa şimdiden özür dilerim.
İnsanın sosyalleşmesi açısından gerçek anlamda iyi bir mecra internet. Tabii ne kadar doğru kullanıldığına bağlı olarak değişiyor. Bu isimlerin hiçbiriyle birebir olarak görüşmedim ama insan olarak doğru insanlar olduğundan da şüphem olmadı.
Aslında bu postu, gerek sürekli takip edenler için gerekse de, kendim için yazıyorum. Uzun zamandır düşündüğüm, bir şeyi artık eylem haline getirmek istiyorum. Gündüz iş koşturmacasının yanında, bloğa verdiğim zamanı da hesap ettiğimde, enerjimin ciddi bir oranını bilgisayar başında harcadığımı fark ettim. Öyle anlar oldu ki, parmaklarımı yazmaktan oynatamaz durumlar yaşadım.
Şimdi tam bulunduğum noktadan baktığım zaman, başka şeyler yazmam gerektiğini düşünmeye başladım. Dediğim gibi, zaten uzun süredir kafamda tasarladığım ancak uygulamak için hep bir neden bularak ertelediğim hadiseyi yazmak istiyorum. Ne yazdığımı, ne olacağını şimdi söylemeyeceğim çünkü buradan aynı zamanda insanlara da bir söz gibi düşünüyorum. Vakti geldiğinde "İşte budur" diyeceğim zaten.
Bloğa hiç yazmayacağım demiyorum. Bunu birkaç kez kendi kendime söylemiş olsam da bir türlü beceremedim. Ancak cidden en fazla ayda bir post yazacağım. Onu da, artık dayanamayacağım bir noktaya geldiğimde yapacağım. Ya da olmadı "Biz küfür edemiyoruz, Meriç ya da Ercan harekete geçti" deyin, oracıkta biterim.
Tabii, bloğun boş kalmasına da gönlüm elvermedi. Bu yüzden sık sık yorumcu olarak gördüğünüz Saunders82, bıraktığım yerden devam edecek. Böylece lucarelli-breitner yaşayan bir yer olarak varlığını sürdürecek.
Evet birbirimizi tanımıyoruz ama kimseyi bilerek kırmak istemedim. Eğer kırdıysam, her birinden özür dilerim. Bakmayın sinirli, asabi, agresif adam imajı altında yavru kedi vardır.
Ben yine blogları takip etmeye, insanlara arada sırada laf atmaya devam edeceğim, onların bloglarında. Ama benden bu kadar, en azından kafamdaki şeyi gerçekleştirene kadar. Bunun için bir süre veremiyorum. 6 ay, 1 yıl ya da 3 yıl sürebilir.
Herkes kendine iyi baksın ve dikkat etsin... Sevenin de sevmeyenin de canı sağolsun...
Not: İtiraf ediyorum, bu sene Trabzonspor şampiyon olsun istiyorum.
Şimdi ah keşke bunu yapmasan, bırakmasan burada yazmayı demek içimden geçmiyor desem yalan olur. Ama biliyorum ne kadar kifayetsiz sözler olacağını bunların.
YanıtlaSilSeni okumak her zaman diğerlerini okumaktan farklı oldu. Burada üslubunu, kendine has duruşunu ve son olarak da adını anmak gerekiyor, her birinin hakkını vermek..
Burada olmasa bile, yazma'nın bambaşka bir yerinde seni okumak için sabırsızlanıyorum.
Sonsuz sevgimle Koala..
gerçekten çok üzüldüm abi.çok severek okuyordum,çok şey öğreniyordum.tanışmasak da ciddi bir okurun olduğumu ve yazdıklarından feyz aldığımı bilmeni isterim.umarım haftada 1-2 post'a düşürürsün ama devam edersin.saunders'a da başarılar diliyorum şimdiden,işi çok zor :)
YanıtlaSilhayatimi yazarak kazaniyorum demissin, merak ettim ne yaptigini...
YanıtlaSilbir de ayda bir cok az, daha sik yaz sen, o kadar acma arayi... (bu da emirmis gibi duruyor, ama rica, hatta temenni aslinda)...
Niçin ayrılıyorsun,neden gidiyorsun diye sormayacağım.Ama şunu bilki;bende derin izler bıraktı yazıların.
YanıtlaSilDaima ezilenin yanında olan,kimseden çekinmeyerek cesurca yazan senin gibi biri bir daha insanın karşısına zor çıkar.
Umarım herşey istediğin gibi olur ve umarım birgün gerçek hayatta da karşılaşırız.
Hoşçakal...
valla üstad ne desen haklısın.ben akşamları 22:30 sularında eve geliyorum duş,kahve 23:00 gibi bilgisayar başına geçiyorum.heralde 40-50blog takip ediyorumdur.ki herşeyi okuyamıyorumdur da.ve sonuç ortada saat şu an 03:46 sabah 10:00da iş var yine.ve ben sadece okuyorum sizlerin işi çok zor saatlerce uğraş yaz o yazıya fotğraf ekle.yorumları o.k le onlara cevap dön.bloğun sık kullanılanlarımda ekli diğer bloglar gibi.sen yazarsan da yazmazsanda ben her akşam bi tur dönüyorum buralarda.kal sağlıcakla
YanıtlaSilcem
senin için hayırlısı neyse o olsun abi beni aydınlattığın o kadar çok konu oldu ki sana herşey için çok teşekkür ederim hep kafamda düşünüp dilime dökemediğim şeyleri o kadar güzel anlatıyordun ki kendimden birşeyler buluyorum ayda yılda bir de olsa o postunu merakla bekliyoruz sende kendine iyi bak Allah'a emanet ol...
YanıtlaSilMerhaba Sevgili Ozan,
YanıtlaSilNeden yalan söyleyelim, alışkınız agresif yazılarına. Alışmıştık sana. Bazen yardıra yardıra oldukça sivri bir şekilde yazdığın yazıları gülümseyerek okuduğumu hatırlıyorum. Hani bilirsin. Yazı çok ağırdır ama acayip hoşuna gider. Bu hoşnutluk yüzüne gülümseme olarak yansır. Onun gibi bir şey.
Öte yandan yazmak konusunda bazen insan kendisini gerçekten yorgun hissediyor. Aslında tam bir sorumluluk değil bu ama insan bir kere bir bloga başlayınca, bir ya da iki gün yazmayınca bir rahatsızlık hissediyor. Sanki her gün muhakkak yazı yazman gerekiyormuş gibi. Bazen çok yazmak istediğin şeyler oluyor. Bir şey izliyorsun ve tam yazılacak kıvamda şeyler görüyorsun. Ama kendini öyle yorgun hissediyorsun ki elin gitmiyor bir şeyler yazmaya. Son günlerde ben de böyle bir ruh hali içerisindeyim. Bir yandan yoğun iş, bir yandan yorgunluk, bir yandan tatil yapamamak, bir yandan sıcaklar derken içinden çekiliyor tüm yazma isteği..
Umarım kendini bizden çok uzun süreli mahrum bırakmazsın. Ama öte yandan seni gerçekten çok iyi anlıyorum. Yaptığımız iş, gerçekten yorucu bir iş. Kolay değil. Biz buralarda bir yerde olacağız..
Not: Yirim o koalanı! Bazen keşke bir koalam olsaydı derim. Tam dişlenesi bir mahlukat yahu. :)
yazıların güzeldi be abi, biraz geç farketmiştim ben eskiler ile idare ederim bi süre artık :) yenileri içinse gene her gün bi girer bakarız var mı diye. umarım istediğin şeyi yazmana yardımcı olur bu ara...
YanıtlaSilüzülüyorum demekten başka bişi yok. İyi dileklerim seninle..
YanıtlaSilBu güzel blogda kafandan geçenleri, oluşanları çok süzmeden bizimle paylaştığın için teşekkür ediyorum!
Umarım o ekstra motivasyonu bulabilirsin ve fikrin değişir..
Bırakmayaydın be abi, çabucak geri dönmen dileği ile... Biz boş bırakmayız buraları.
YanıtlaSilBen de şimdiye kadar paylaştıkların için teşekkür ederim.
Karara saygımız sonsuz ama şunu da demeden olmaz: "koala bu sefer güldürmedi!"
YanıtlaSilKendine iyi bak abi. =)
abi tatile giderken de yazmıştım "iyiydik böyle" diye ama hayırlısı olsun.
YanıtlaSilBu sene GS bu haldeyken nasılsa ayda birle yetinemezsin diye düşünüyorum :))
iyi bak kendine
Üzülüyorum neden üzülüyorum zira orada burada okuduğumuz abuk sabuk yazılardan bir farkın vardı. Ve blog camiasında o kadar da çok değil böyle yazanlar. Bu blog sadece bir futbol blogu olmadı hiçbir zaman, bir duruşa da sahipti. Umuyorum gönlüne göre istediğini kısa süre içinde yaparsın ve geri dönersin. Sivri diline herkesin ihtiyacı var.
YanıtlaSilabi ne yapiyorsun gozunu seveyim... biz kimi okuyacagiz bundan sonra... daha maclara gidecektik???
YanıtlaSilAyda bir de olsa en azından yazılardan mahrum kalmıyıcaz gerçekçi ,düşünen ve sorgulayan yazılar okuyoruz bu yüzden sivri ve yeri geldiğinde de küfürlü.Kendinize iyi bakın..
YanıtlaSilherkese teşekkürler, güzel kelimeler için.
YanıtlaSil