29 Eylül 2009'da şöyle bir post atmışım.
Bugün çıkan karar çok önceleri gelmişti. Bunun en büyük örneği, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'a verilen Ülker ve yan sanayi isimleriydi. Bunu o gün içine sindiren, o gün kabullenen, herkes bugün verilen kararın sorumluluğunu da üstünde taşıyor.
Amatör şubelerine aktarmayıp, boktan futbolcular için 5-10 milyon doları gözden çıkartan yöneticiler, kulüp başkanları "Ülker, Cafe Crown, Cola Turka" gibi isimleri kendilerine sus payı olarak veren İslami şirkete ses çıkartmayarak, sistemin nasıl işleyeceğini gayet iyi biliyorlardı.
Birkaç yıldan bu yana özellikle Fenerbahçe Ülker ve Efes Pilsen arasındaki çekişmenin temel nedeni Efes Pilsen'in spor ve sanattan tamamen çıkartılmasıydı.
Bazı arkadaşlar kusura bakmasın ama "Biz bloğa siyaset karıştırmayız" diye garip bir savunma içine girip, suya sabuna dokunmadan -suçlamak adına söylemiyorum ama tabii ki reklam endişesi yüzünden- hayatına devam etme mantığıyla benzer bir şey Efes Pilsen sonucuna gelinmesi.
Bazen, "Lan oğlum sana ne, isteyen istediğini yazsın" içsesiyle karşılaşsam da, bu ülkede olup biten karşısında oturduğu yerden salt futbol geyiği çevirenler; dizi, film, sinema üçgeninde yazılardan başka içerik taşımayan lifestyle tarzı yazanlar da dahil olmak üzere, sözün özü Türkiye sınırlarında yaşanan yüzlerce çarpıklığa, yolsuzluğa, rant düzenine, tombullaşan amca ve teyzelere hiç ses çıkartmayan herkes şunu bilmeli ki, yarın yazacak tek bir mecra bile bulamayacaksınız.
Öyle uzun uzadıya düşünmeye gerek yok. Bundan 10 yıl önce bu ülkede televizyon kapatma yetkisi bir başbakana verilse yer yerinden oynardı. Bundan 15 yıl önce ekmeğe, benzine yapılan her zam manşetlerde koca puntolarla yer alırdı. Bundan 10 yıl önce yolsuzluklar karşısında televizyonlar, gazeteler hep bir ağızdan yayınlar yapardı.
Artık içimize sinip sinmemesini bırakın, hayatımızın doğal süreci haline geldi tüm bunlar. Ülkede onlarca yolsuzluk var, ülkenin neredeyse bütün büyük KİT'leri satılmış, eğitim özelleştirilmiş, devlet üniversitelerinin ortadan kaldırılıp tamamen paralı hale gelmesinin adımları atılıyor, bir halkın yarısı dilenci haline getirilmiş, ancak ve ancak yardımlarla yaşayabilir hale gelmişse ve biz oturduğumuz yerden futbol geyiğinden başka bir şey yapmıyorsak, kusura bakmayın ama tüm bu olan bitende sorumluluk sahibiyiz demektir.
Hadi, "12 Eylül sonrası gençlerin apolitize olması anlaşılır bir durum" diyelim. İyi de, apolitize olmak beraberinde gerizekâlı olmayı mı getiriyor?
Bugün Efes Pilsen'i spordan, sanattan geri çektirirler, yarın alkollü içecekler yasaklanır, diğer gün başbakan ya da bir bakan istediği televizyonu kapatır, ertesi gün televizyonlara, gazetelere 'Bunları yazacaksınız' diye direktifler gelir, başka bir gün sokağa çıkma yasağı gelir v.s. v.s. Bir bakmışsın ülkedeki tüm sosyal yaşantı değişivermiş.
İlginç olan bunların hiçbiriyle zerre kadar ilgilenmememiz ve her şeyin gözümüzün önünde olup bitmesi.
Valla ne zaman uyanırsınız bilmiyorum ama şundan gayet eminim, bugün yaptığınız futbol geyiklerini bile yapacak mecra bulamayacak noktaya geleceksiniz. Şu ülkede, futbolun konuşulduğunun yüzde biri kadar hayattan konuşmaya başlasak, pek çok şeyin değiştirmeye gücümüz olduğunu göreceğiz ama...
Bu ülkeye, bu topraklara karşı sorumluluklarımız var. Bu kadar ülkeden ve ülke gerçeklerinden kopuk olmayı nasıl başarılıyor bilmiyorum ama şunun gayet iyi farkındayım, Türkiye'de var olan rezil sistem, başka bir rezil sisteme evriliyor, gözümüzün önünde. Ya onurlu bir biçimde karşı geliriz ya Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray gibi onursuzca üstümüze Cafe Crown, Cola Turka, Ülker formaları giyeriz.
Garip bir yolla anlattım sanki ama anlattım gibi geldi bana.
dediğin gibi oluyor, dediğin gibi olacak.
YanıtlaSilbu arada blogunu okumaya başladığımdan beri -yaklaşık 2 hafta- bu ülkeden ve insanlarının önemli bir yüzdesinden daha fazla soğumaya başladım. umarım dediğin, dediklerimiz olmaz, biz yanlışızdır ve biz yanılırız.
bu arad monte carlo kumarhanelerinde ukraynali escort kizlarla gecede 300.000 euro basan pek sayin islami murat ulker ide burada belirteyimde arkadaslar bu konudada bilgisiz kalmasin gozlerimle sahit oldugum bir durumdur!! efes pilsen bira uretebilir ulkeye milyonlarca dolar doviz getirir cunku efes bugun avrupanin her yerinde cok satan bir bira firmasidir ama onemli degil ancak tek bir yoneticisi buralarda gozukmez!! ulker in sahipleride ulkenin dovizini monacoda escort kizlarla kurpiyelere basar!!
YanıtlaSilYazıda özellikle iki cümleye katılmamak elde degil.
YanıtlaSil1. "Şu ülkede, futbolun konuşuldugunun yüzde biri kadar hayattan konuşmaya başlasak, pek çok şeyi degiştirmeye gücümüz oldugunu görecegiz ama..."
2. " Türkiye'de var olan rezil sistem başka bir rezil sisteme evriliyor, gözümüzün önünde."
Teşekkürler yazı için...
baba sen harbi kralsın yaa en sonunda 3. kata gelip seni bulup elini öpücem :D
YanıtlaSil@ Adsız; sen kaçıncı kattasın :)
YanıtlaSil@ Elve; ben teşekkür ederim okuduğun için.
@ Galenović; aramıza hoşgeldin..
@ Alp; insan bir fotoğrafını çekmez mi?
Akrep gibisin kardeşim,
YanıtlaSilkorkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
- demeğe de dilim varmıyor ama -
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Nazım Hikmet