Bu ülkede adalet hep tartışagelmiştir. Kamuoyundaki adalet duygusunun, daimi olarak zedelendiği vurgulanır.
CMK'nın 102'nci maddesi gereği pek çok katil dışarı salıverildi. Basın bunlardan sadece iki olayın üstüne gitti. Biri katil Hizbullah üyeleri diğeri ise İzmir’in Urla ilçesinde 6 yıl önce kız arkadaşını 37 yerinden bıçaklayarak öldürdükten sonra cesedini boş bir binada derin dondurucuda tutan Celalettin Erkal’ın tahliyesiydi.
Toplu katliam sanıkları Hizbullah üyeleri salıverildikten sonra bakıldı ki, toplumda ciddi bir infial var, apar topar bir kararla yeniden içeri alındılar.
'Tavşana tut, tazıya kaç' misali serbest bırakılan Hizbullah üyelerinin bazıları çoktan voltayı almışlardı bile.
İkinci olayın öznesi ise Celalettin Erkal oldu. Kız arkadaşını 37 yerinden bıçaklayan bir katilin dışarı salıverilmesi de, Hizbullah üyelerinin etkisini bıraktı.
Basın bu kadar yoğun haber yaptıktan sonra görüldü ki, kamuoyunun adalet duygusu zedelendi ve aradan iki gün geçmeden yeniden cezaevine gönderildi.
İnsanın aklına pek çok soru geliyor.
Neden bırakıldı?
Hangi sebebe dayanarak yeniden cezaevine gönderildi?
Devlet istediği kişiyi serbest bırakıp, sonra nasıl oluyor da tekrar içeri atıyor? v.s. v.s.
"Funda İşsiz’le aramızda sözlendik. Olayı cep telefonunda gördüğün mesajlar yüzünden namusum için yaptım. Çıkınca gezdim, tozdum. Bu sırada sözlümün mezarını da ziyaret ettim, dua okudum. Af diledim. Olay sırasında 18 yaşındaydım. Şu an çok pişmanım. Önce serbest bırakıyorlar, sonra tutukluyorlar. Bu nasıl devlet?"
Bu bir katilin sözleri. "Bu nasıl devlet?" Bir katilin ağzından dökülen cümle olmasının yanı sıra, aslında tüm toplumun sorduğu şeyi kendi açısından değerlendirerek soruyor.
"Bu nasıl devlet?"
Celalettin Erkal bugün yeniden içeride. Peki tek salıverilen katil Celallettin mi? Medyatik cinayetler dışında, hiç bilmediğimiz onlarca cinayetin sorumlusu şu an sokakta. Hepimiz adalet duygumuzun etkilenmemesi için sadece umut ediyor, bu insanların ıslah olduğundan.
Yoksa yeni kurbanlar olarak, onlarla birlikte sokakta yürüyoruz, otobüse biniyoruz, sinemaya gidiyoruz, alışveriş yapıyoruz...
Adalet bu ülkeye, çok uzakta demirlemiş bir gemi gibi. Biz kıyıya yanaşmasını bekliyoruz, umudumuzu yitirmeden ama o gemi siluet olarak duruyor.
Bu ülkede katiller dahi adaletin olmadığından haberdar. Sanırım sadece yönetenler habersiz.
Alakasız not: Sağdaki polisin bıyıklara dikkat!
Adalet -bu ülkede kendisini önemsemekten başka hiçbir şeye yaramayan sinek kaydı traşlı hukuk adamlarının dilinde fiyakalı bir kelime sadece ve yazılı metinlere göre değil de, günün konjonktürüne göre uygulamaya konulan popülist bir hukuk düzeni var ve biz buna "AK Adalet" diyoruz.
YanıtlaSilBu ülkede yeterli paranız varsa istediğiniz adamı öldürüp birkaç ay sonra dışarı çıkabilirsiniz aynı şekilde istediğiniz adamı içeri tıktırabilirsiniz. Özetle, paranız kadar anayasal haklarınız vardır.
Bu ülkede adalet yok, hukuk yok, vicdan yok. Bu ülkede istisnasız herkesin iradesizleştirilip susturulması ve bir korku rejiminin tüm toplum tarafından içselleştirilmesi isteniyor.
Bu ülkenin kendine ait hiçbir değeri kalmadı. Şeref, haysiyet, kişilik, namus ve aklınıza gelebilecek bütün o süslü kelimeleri kaybettik biz. Bu ülkede Allah Allah diyen Hizbullahçılar her boku yerken, AK parti binasına yürümek isteyen öğrenciler polisten öldüresiye jop yiyor. İşçinin, emekçinin ırzına geçiliyor. Sınav soruları servis ediliyor, kadrolaşmanın dibine vuruluyor. Biraz sesi yükselen fişleniyor, içeri alınıyor.
Akp'nin adalet komisyonunun başındaki adam zamanında Kenan Evren'nin avukatlığını yapmış bir adam.. Bu devlet de bu adalet de böyle bir şey işte..
YanıtlaSil