Bağcılar Çocuk Meclisi tarafından gerçekleştirilen Anayasa Çalıştayı’nda tavsiye kararları ve önerilerden bazıları şunlar:
- Kadınlar da askerlik yapsın.
- Sosyal paylaşım sitelerine engel konulsun.
- İdam cezaları geri gelsin.
- Tüm okullarda mescit yapılsın,
- Başörtülü kadınlar devlet dairelerinde çalışsın.
- Tek vatan, tek bayrak, tek dil ve vatanın bütünlüğünü pekiştiren bir anayasa yapılsın.
- Andımız okullarda okutulmasın.
- Cuma Günleri ders saatleri Cuma namazına göre düzenlensin.
- Erken yaşta evlendirilen kız çocuklar korunsun.
- Ailelere interneti nasıl filtreleyecekleri konusunda eğitim verilsin.
- Kılık kıyafet serbestliği konusundaki yasak sürdürülsün.
Çocuk statüsündeki bu arkadaşlar, büyüyecek ileride ülke yönetecek, şirket sahibi olacak v.s. v.s.
Ülkenin başındaki şahıs, "Tabii ki dindar nesil yetiştireceğiz" derken, tam da bu fikirdeki arkadaşlardan söz ediyor. Birileri yine çemkirecek ama bu tip insanların çoğunluğa geçmesi durumunda, ülkenin nasıl bir şekil alacağını kestirmek güç olmuyor.
Tam da, bugünkü iktidarın istediği tipte çocuklar bunlar. İtaatkâr, kendisine empoze edileni kabullenen, hatta onu daha da ileriye götürebilecek, uslu çocuklar.
Tabii ilginç şeyler var istekleri arasında. Ülkede ölen onbinlerce genç yetmemiş olacak ki, kadınların da askere alınıp, onların da şehadet şerbetinden içmesi isteniyor sanırım!
Tüm okullara mescit yapılmasını istemek başlı başına fantastik bir fikir. Ülkede sadece Sünni Müslümanlar var, başka kimse yok ya.
Misal ben, "Budist tapınağı istiyorum. Gün içinde 10 saat ibadet edeceğim" desem, acaba nasıl bir tavırla karşılanırım. Hoşgörünün dibini mi, yoksa ebemin amını mı gösterirler?
Çocuk yaştaki kızların evlendirilmesine yönelik bir şikâyet yok. Bir kız çocuğunun 12,13,14 gibi yaşlarda evlendirilmesi gayet normal ama "Hadi bir kıyak yapalım" demişler ve "Erken yaşta evlendirilen kız çocuklar korunsun" diye öneride bulunmuşlar.
Bağcılar Çocuk Meclisi'nin tavsiye kararları ve önerileri böyle. Bu toplantıya kimler katılmış bir bakalım.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı AK Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık.
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanvekili AK Parti İstanbul Milletvekili Türkan Dağoğlu.
Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağrıcı.
AK Parti Bağcılar İlçe Başkanı İsmet Öztürk.
Burhan Kuzu, "Biz yazsak bunları yazardık" demiş. Kafalarındaki anayasa 3 aşağı 5 yukarı böyle bir şey.
Faşizmin en güzel örneklerini sunan, kendisinden başkasına yaşama hakkı tanımayan, kendi tanımlamalarıyla "Tahammül eden" insanlarla çevrilmeye başladı etrafımız.
Ağzını açtın mı, "Hani bana saygı, sana saygı duymak zorundasın", eleştirdin mi, "Dinime, yaşama biçimime hakaret edemezsin, küfür edemezsin" diye götünü yırtan bu aşağılık tiplere karşı ciddi bir örgütlenme gerekiyor. Bunu bir siyasi parti çatısı altında yapmak hayal gibi. Çünkü medet umulan partiler de, bu iğrenç ve boktan sistemin çalışmasını sağlayan çarkları oluşturuyor.
Dindar nesil yetiştirmek isteyenler, bu gençlikle gurur duyuyordur. Tam istedikleri gibi efendi, dinine, milletine, bayrağına bağlı biricik evlatlar.
Bizlerse, Allahsız, kitapsız, gerekirse cezaevleriyle ehlileştirilmeye çalışılan, iğrenç varlıklarız.
Medyaya bir bakın, ne kadar cahil herif varsa, toplumda fikir önderi konumuna geçiyor. Tiyatroların kapatılmasını istiyor, sanatçının tarifini yapıyor, ülkedeki insanların nasıl yaşaması gerektiğine yönelik ahkâm kesiyor.
Son yıllarda cahillerin el üstünde tutulduğu, okumuş insanların aşağılandığı bir toplum haline geldik. Bu cahillik virüs gibi yayılıyor ve sanki olması gereken buymuş gibi davranılıyor.
Aslında pek çoğu boka üşüşen sinekten başka bir şey değil. Herif 15 yıldır sinema yapıyor, senaryo yazıyor, film yönetiyor ama "Neden Türk filmlerinde ezan yok?" diye ortalarda dolanıyor. Sorunun muhatabı, soruyu soruyor, tartışmayı izlemek için çekiliyor kenara.
E be göt lalesi, adama sormazlar mı, "Sen istasyon yanında büfe mi işletiyorsun?" diye. Yapaydın yavşak, kim engelledi. Engelleyen varsa, çık onu söyle.
Ne kadar sinek varsa, bokun başına üşüştü. Hepsinin derdi, bokun üstüne yapışıp, sıçanların götüne yakın olmak, başka bir şey değil.
Dindar nesle gelince. Onlara ne verirsen onu alıyor. Yarın devlet başka yönde bir propaganda yapsın, oraya meylederler. Çünkü kendilerine verilen hapları fark etmiyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder