15 Temmuz 2010 Perşembe

İntihar


Ne vakittir kendimi engelliyorum şunu yazmak için. Son 2 yıldan bu yana o kadar çok haber geçiyor ki, ajanslardan bu konuyla ilgili, insan ister istemez sorgulamaya başlıyor.

Yozgat'ta 21 yaşındaki bir asker, nöbet sırasında G-3 piyade tüfeğiyle intihar etmiş. Cebinde "Ölümümden kimse sorumlu değildir" diye bir not. Bu cebinden, kitabından, dolabından not çıkan askerler yeni yeni gelmeye başladı. Eskiden, tek satırlık bir haberle gelirde, "Vatani görevini yapan asker intihar etti" diye.

Artık, inandırıcı gelmemeye başladı bu intiharlar bana. Her gün bir askerin intihar etmesi, mantık sınırlarımı zorluyor. Ve tam da, bu konular TBMM gündemine düşmeye başlayınca ceplerinden notlar çıkmaya başlıyor.

Askerlik, dünyanın her yerinde boktan bir iş. 20 yaşındaki çocuklar sınır bölgelerinde, bozuk para gibi harcanıyor. Üstüne bir de intihar haberleri, iyiden iyiye tuz biber ekiyor yaşananlara.

İntihar garip bir şey. Bir insanın kendi hayatını, kendi seçimiyle sonlandırması. Şartlar, koşullar, yaşananlar, insanları bu seçimi yapmaya zorluyor.

Bu çocuklar, 20'li yaşların başında, hayatı doğru düzgün tanımadam ellerine silah tutuşturulup 'kutsal' bir görev için hiç bilmedikleri yerlere, hiç tanımadıkları insanlarla yaşamaya zorlanıyor.

Sadece bu 'kutsal görev' bile, o yaştaki bir insanda, gereğinden fazla psikolojik baskı yaratıyor. Çatal-bıçak tutmayı bilmeyen bu çocukların ellerine silah tutuşturup, "Hadi bakalım vatan artık sana emanet" deniyor.

Oysa 20 yaşındaki o çocuk, memleketinde annesine, babasına bakıyor. Evin tek geçim kaynağı, sabanı o sürüyor, çapayı o yapıyor, fabrikada o ter akıtıyor; bir tas çorba, bir tabak bulgur pilavı için.

Ya da yavuklusunu bırakıyor geride. Kafasında hep aynı düşünce, "Acaba beni bırakır mı? Bir başkasını bulur mu?"

Evden aldığı her telefonda "Acaba kötü bir haber mi var?" diye tırnaklarını kemiriyor. Yavuklusundan gelmeyen her telefon, her mektup için, yüreğini kaynatıyor.

Etten, kemikten varlıklarız, tüm hayata siktiri çekmek istediğimiz zamanları hepimiz yaşıyoruz. Ama askerlikte yaşanan psikoloji daha bir beter oluyor. Tüm bu sıkıntıların, dertlerin yanında, size tokat atanlar, sıra dayağından geçirenler, aşağılayanları da düşününce, bazen tek çıkar yolun intihar olduğunu düşünüyorlar.

Haklı ya da haksız demek istemiyorum, kaldı ki bu işin sadece bir boyutu. En iyi niyetli halimle söylüyorum bunları. Yoksa, "Bu çocuklar gerçekten intihar mı ediyor?" diye düşünüyorum.

Dedim ya, intihar bir seçim. Kişinin her şeyi arkada bırakmayı göze aldığı ve hayatı boyunca alabileceği en ciddi seçim. Açıkçası, ölümü ben de kendi seçimimle yapmak isterim.

En basit mantıkla, her şeyin benim inisiyatifimde olmasını isterim ama bunu yapmak için ne gibi nedenler gerekir, onu bilmiyorum.

Ya da biliyorum ama söylemiyorum...

4 yorum:

  1. bu haplar neden SarıKırmızı:)))

    YanıtlaSil
  2. @ Adsız; neden olabilir?

    YanıtlaSil
  3. Bu konuyu çok uzun zamandır düşünüyorum üstad konu çok derin.Ben ülkemin istanbul,ankara ve izmir'den ibaret olmadığını ilk kez orada anladım.20'li yaşlarında genç insanlar,o yaşına kadar köyünden dışarı çıkmamış,madde bağımlıları,tek kelime türkçe bilmeyenleri,istiklal marşı söylemeyenleri,silah zimmetinden kaçanları, sonra eğitimde benden daha hızlı silah söküp takanları?,ayağını yıkaması için banyo ya gönderdiğimde pisuvarda ayağını yıkamaya çalışanları vs vs vs.Ozaman anladım sorgulamamam gerektiğini. Ozaman anladım askerliğin bu ülke için nedemek olduğunu ve birdaha sorgulamadım.

    YanıtlaSil
  4. Spor yazarına katılıyorum. Askerde gördüklerini insan hiçbir yerde bir daha göremez ve yaşayamaz. Yurdun dört bir yanından insanlar üstelik okuma yazmayı geçtim gerçekten tuvalet eğitimini dahi alamamış insanlarla master yapmış insanlar bir araya geliyor. İyi ki de geliyor. Çünkü o yaşına kadar alamadığı bir çok eğitimi orda alıyor insanlar.

    Yüksek eğitim alan kişiler eğitimsiz kişileri belki o zamana kadar küçük görüyorken askerde onlara olabildiğinde yardımcı oluyor. Onlardan tavsiye alıyorlar.

    Döndüğünde teyzesinin kızının kaçıracağını söyleyen Adanalı Tuğrul'la beraber 2 saat nöbet yaparken anlattım gecenin 3'ünde ilerde yaşayabileceği olası durumları. Bu durumdan dolayı psikolojisi bozuktu ve komutan ciddi bir şekilde bana emanet etmişti bu çocuğu hatta daha da ileri giderek haftanın bir günü olan birkaç saatlik çarşı izninde ona göz kulak olmamı istemişti ve bir dönem ona silahlı nöbet tutturmadılar.

    O yüzden bu adamlar askere gelse de intihar eder, gelmese de... İntihar etme bilinci varsa eder. Yoksa bana yar olmayan kimseye yar olamaz deyip platonik aşk beslediği kişiyi öldürür. O insanlarla herkesin bir araya gelmesi lazım.

    Çok ciddi söylüyorum askerdeki ortam sayesinde ilerde özel hayatlarda olabilecek olası bir çok olay bu şekilde önleniyordur. Çünkü orda zamanın geçmesi için tek yol konuşmak.

    Arada ciddi şekilde piskolojik sorunları olanları istesen de durduramıyorsun.

    6 ay il jandarma komutanlığında askerlik yaptım sıra dayağını geçtim kimsenin kimseye tokat veya kötü bir söz söylediğini görmedim. Atılmıyor mudur? Atılıyordur ama onun için verilen emre karşı çıkması lazım. Askerde mantık oldukça basittir çünkü...

    YanıtlaSil