31 Mayıs 2010 Pazartesi

İrfan ve İsrail


Mahalle kültürünü severim, öyle bir ortamda büyüdüm. Misket, çivi oynadım, bütün gün top peşinde koşturdum. Sokakta oynanması gereken tüm oyunları oynamışımdır.

İsrail'in, yardım gemilerine saldırmasında ilk aklıma gelen İrfan oldu. Bizim mahalleden bir çocuktu. Nedenini hiç kimsenin bilmediği bir biçimde herkes korkardı. Bizden iki yaş da büyüktü, sanırım onun etkisi olmalı.

Maç yapacağımız zaman takımları o kurar, her türlü kararı o verirdi. İçten içe hep sinir olurdum ama efendi çocuk modelimi bozmamak için kavga etmeye yanaşmazdım. Tabii bir de dediğim gibi nedenini bilmediğim bir biçimde korkardık ondan.

Bir gün alt komşumuz ve en yakın arkadaşım Selçuk'la birlikte bahçede misket oynarken, İrfan yanımıza geldi. Sataşıyor cıvık cıvık bir biçimde. Selçuk "yeter" diyerek, ittirdi bunu. Vay, sen misin İrfan'ı iten. Selçuk'a bir tane yumruk patlattı. Sonra yakasına yapışıp silkelemeye başladı. Bir tokat attı Selçuk'a. 5 metre kadar uzaklıktayım bakıyorum mal mal. En yakın arkadaşımı dövüyor herif.

O an ne düşündüğümü bilmiyorum ama böyle birdenbire hızlandım koşar gibi ve İrfan'a kafa attım. Kafa atmak nedir bilmiyorum, nereden aklımda kalmış hiçbir bilgim yok. İrfan'ın ağzı burnu kan içinde kaldı. Sonra bir tane de tekme atım apış arasına. Ağlamaya başladı İrfan hüngür hüngür. Annem ve Selçuk'un annesi aşağıya indi. Korktum, Selçuk'la birlikte kaçtık, koşarak.

Niye anlattım bunu? İsrail aynı İrfan'a benziyor. Herkeste bir korku ama kimse neden korktuğunu bilmiyor. Mahallenin en şımarık veledi gibi, herkese posta koyuyor, herkese sataşıyor, tüm oyunlardaki kuralları kendisi belirliyor.

Bir gün mahallenin en efendi, en mülayim çocuğu kafayı koyacak İsrail'e, aklı başından gidecek. Belki, mahallenin bütün çocukları birleşip çakacak İsrail'e. Her İsrail hadisesinde söylerim, yine hatırlatayım. Kendi yaptıklarını anti-semitizm şemsiyesine çevirip, her seferinde bir biçimde haklı olduklarını iddia ediyorlar.

Bu kez yaptıkları çizmeyi değil gırtlağa kadar geldi. İşin içinde başka hadiseler de var. Şimdi tazeyken yanlış anlaşılır diye o yorumu sonra yapacağım.

Bütün bir dünyada nefret kazanmak kolay değil. Bu nefreti katlayarak daha da artırıyorlar. Çoluk, çocuk, kadın, yaşlı kimse fark etmiyor, onlar için. Babasının kucağında öldürülen çocuk konusunda bile haklılar (!)

Türkiye yönetenleri eğer biraz şerefli, onurlu ve gururlu insanlardan oluşuyorsa İsrail'le yapılan tüm ekonomik-askeri-politik anlaşmaları iptal etmelidir.

Tabii şeref, onur ve gurur kelimeleri onlar için bir şey ifade ediyorsa..

Şu baştaki İrfan konusunu sonlandırayım. İrfan bir daha mahallede hiç kimseye sataşamadı. Hatta mahallenin en efendi çocuklarından biri oldu.

2 yorum:

  1. Bu olayın benzin istasyonuna ateşle yaklaşmaktan hiçbir farkı yoktu. Bu yardımı planlayanlar bu olayların olacağını öngördükleri ve insanların dini duygularını açığa çıkarmak ve herkeste ortak bir nefret uyandırmak için bu işi tasarladılar. Diğer yeğenim sağ olsun bu gemi ilk yola çıktığından beri devamlı facebook aracılığı ile bilgilendirme yaptığı için yakından takip etme olanağı buldum. Bu hiçte masum bir yardım gemisi değildi. Fitili ateşlemeye gittiler ve başardılar.

    İsrail ordusunun bunları yapacağı çok aşikardı. Gemi yola çıktığından beri içeri sokulmayacakları söylendi. Bu arkadaşlar yardıma değilde savaşa gider gibi yollandıkları için hiçbir şeyi umursamadılar. İHH'nin sitesinde gemidekilere öncülük eden bir hacı dede "Ben rüyamda Kudüs'te şehit olduğumu gördüm." diyerek ağlamaya başlıyordu. Varın gerisini siz düşünün.

    Burdan o gemiyi gönderenlerin amacı öncelikle yardım değil tersine İsrail'in aptallığını kullanrak bu gönüllülerden oluşan gruptan ölümler çıkartarak İslami dünyada İsrail'e karşı bir "Cihad" oluşturmak ve İsrail'i suçlu duruma sokmaktı. Kimler bunu planladıysa başardılar.

    Bundan sonra savaş havasını solumak zor olmayacaktır. Türkiye'yi böylesine büyük bir oyunun parçası haline getirenler de acilen bulunmalıdır. Bülent Arınç bile bugün "Bunun bu şekilde sonuçlanacağı çok açıktı" gibisinden söylemler içinde bulundu.

    Gemide silah olduğu çok açık. Gemide kendisini savunmak için mutlaka birileri yanında silah götürmüştür. Gemide bebek varmış. Bunlar neden götürüldü. Oldu ki bebeği de vursalar "Bebek katili İsrail" denmesi, dünyada daha da büyük bir sansasyon yaratmak için bunlar götürüldü. Bunlardan herşey beklenir. O bebeği kendileri de öldürmek için götürmüş olabilirler. Bundan başka mantıklı bir açıklama getiremiyorum. Savaş bölgesine bebek götürmek!!!

    Bir de bu sokaklara dökülen kalabalık için için bir kaç söz etmek gerek. Irak 2 kez ABD ile devasa bir savaşa girdi. Herhalde Iraklılar hristiyan oldu biz kaçırdık. İşkence gördüler, tecavüze uğradılar, vahşice öldürüldüler ve bunların fotoğrafları herkesin evine kadar geldi. Onlara neden ses çıkarmadınız?

    Bu Taksim'de toplanan grup bu kadar çok nefret doluysa, bu kadar çok düşünüyorlarsa kardeşlerini binsinler gemilere gitsinler Gazze'ye savaşsınlar İsrail'e karşı! Bu dünyada onlar için daha kutsal bir durum olamaz değil mi? Ama durduk yere Türkiye'yi savaşa sokar gibi bir daha böyle bir hatada bulunmasınlar...

    YanıtlaSil
  2. Her ikinizin düşüncelerine de katılıyorum Koala ve Saunders82,düşündüklerimi tamamıyla yansıtmışsınız. Ve düşünüyorum bu gidişatın sonu ne olacak diye, hiç iç açıcı gözükmüyor. Sanki 3-5 kişi bilgisayar oyunu oynar gibi oynuyor dünyayla, bizler de satranç oyunundaki piyonlar gibi kullanılıyoruz hatta zaman zaman bizi vezir, şah yaptıkları da oluyor ama sonuçta oyunu oynayan yine o eller oluyor şah değil. Bu oyun bittiğinde neler olacağını merak ediyorum, sonuçlarının çok kötü olacağı apaçık belli ancak artık oyundaki taşların da ellere karşı gelerek kendi oyunlarını yaratıp adı üstünde olduğu gibi oyunun tadını çıkarmaları gerekiyor.
    Bu konudaki endişelerimin bi gün sona ereceğini umuyorum ve sona ereceğine inanmak istiyorum...

    YanıtlaSil