19 Aralık 2011 Pazartesi

Hayat bazen...


Uzun zamandır yazamıyorum oysa çok şey oldu, yazacak pek çok şey vardı, elim gitmedi. Bazen oluyor, oturuyorum bilgisayarın başına, bir kelime yazıyorum, sonrası gelmiyor. Öyle kalıyorum olduğum yerde.

Bilgisayar başındaki adamım buraya arada sırada gelen insanlar için. Neler yaşanıyor, neler bitiyor bilmiyorsunuz. Ehh ben de takip ettiğim insanları bilmiyorum tabii ki. Yaşanan bir hadiseden sonra, 'şevkim kırılmadı' desem yalan olur. Binlerce yazı var şurada, bin 800 üstünde, tek bir yazıyla ağzına geleni söyledi herkes.

Bir arkadaş söylemişti, "Saatleri sayıyorum" diye. O an, kendisine söylemedim ama biraz o durum oluşmuştu bende de. İşe geliyorum, işten çıkıyorum, eve geliyorum, uyuyorum. Ne dışarı çıkmak istiyorum, ne de birileriyle görüşmek istiyorum. Kendime bir kabuk yaptım, içine girdikçe girdim. Hatta gereğinden fazla girdim içine.

Bir arkadaş, "Yaz artık" dedi. Ne çok istiyorum bilemezsin. Küfür etmeyi özledim, sinirlenmeyi, kahkahalarla gülmeyi, sinemaya gitmeyi, dolu dolu kitap okumayı, öyle boş boş yürümeyi.

Hafta sonu bir adam geldi İngiltere'den. Herif ilkin "Senin için Türkiye'ye geliyorum" dediğinde, yalan yok inanmadım. 10 günlüğüne filan geliyor, bir gün de bana uğrayacak sandım. Ulan baktım, hakikaten herif ta oradan beni görmeye gelmiş sadece.

İşte insan hayata umutla bakıyor böyle zamanlarda. "Bu dünyada adam gibi adamlar da, candost kıvamında güzel insanlar da var diyorsun."

İnsanlara olan güvenim zamanla azalıyor, kendimi iyiden iyiye dışarıya kapatıyordum. Doğrusunun bu olup olmadığından halen emin değilim çünkü insanlara hep şüpheyle yaklaşıyorum. Ama Ahmet'le oturup rakıya katık ettiğimiz sohbet, karşındaki insanın sana adamakıllı değer vermesini görmek, hiçbir çıkar gütmeden karşında insanlık sergilemesi çok ama çok acayip bir şey.

Sonra sabah sabah şu fotoğrafı gördüm. Dersim'deki bu çift olduğu söylenen köpekler, bu yavru kediyi sahiplenmiş ve yanlarında ayırmıyorlarmış.

Hayatı yaşanılır kılan, nefes alıp verdiğin için mutlu eden bazı şeyler oluyor. Onları yakalamak hakikaten çok önemli.

Yazmak istemiyor muyum? Tabii ki istiyorum. Hopa'dan Cihan Kırmızıgül'e, Hayata Dönüş'ten KCK tutuklamalarına kadar tonla hadise var. Ama işte, garip bir biçimde üç-beş yavşak şevkimi kırdı.

Takip edenler kusura bakmasın, onlara da haksızlık oluyor farkındayım ama çok zaman bilgisayar karşısına geçsem de elim gitmiyor bir türlü. Düzelir diye umut etmekten başka bir şey yapamıyorum şu anda.

Ahmet lan, ne desem, ne söylesem, az kalır. Kelimeleri birleştirip, bir cümle haline getirdiğimde teşekkür ederim. Yine gel, birkaç güne sıkıştırmayalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder