İnsanoğlu böyle işte, gecenin bir vakti aklının bir köşesinden geçiveriyor manyakça bir dürtüyle "Onlar şimdi nerede?" diye.
2000 yılından bu yana Galatasaray kadrosunda yer alan yabancı futbolculardan -futbolu bırakanlar hariç- aktif futbol hayatını sürdüren oyunculardan kimler nerede oynuyor, oturup düşündüm. Düşünmekle de kalmadım, yazıya dökeyim dedim.
Açıkçası hatırlamadıklarım varsa, şimdiden hepsinden özür dilerim. İyi de olsa kötü de olsa formayı terleten futbolcuya saygım hep vardır, Lincoln istisnası dışında.
İlginç olacak muhakkak, sadece yabancı transfer diye havaalanlarında karşılanıp sonra sessiz sedasız ellerinde bavullarla bu ülkeden ayrılan futbolcular bakalım ne yapıyormuş. 2000'den bu yana, bir yolculuk yapalım bakalım.
Mandinga dos Santos Marcio: Galatasaray'dan ayrıldıktan sonra Portekiz'in Boavista takımında forma giydi. Şu sıralar Brezilya'da Ponte Preta'da futbol hayatını sürdürüyor.
Faryd Aly Camilo Mondragón: Mondragon'un nerede oynadığını bilmeyen yoktur sanırım. 2001-2002 sezonunda Galatasaray kadrosuna dahil olan Kolombiyalı kaleci 2007'den bu yana Köln'de.
Gustavo Victoria: Galatasaray'da oynadığı bir sezon sonrasında önce Türkiye'de gezindi ardından ülkesinin yolunu tuttu. Şu sıralar Deportivo Pereira takımında oynamakta.
João Batista (Mertol Karatay): Fatih Terim'in AC Milan'a götürmesine ramak kalmıştı ama olmadı. Kısa süreli Ukrayna macerası ardından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. Halen Mersin İdman Yurdu'nda forma giymekte.
Felipe Jorge Loureiro: Türkiye'yi ayağa kaldıracak transfer şeklinde lanse edildi. Gerçekten de yetenekli bir oyuncuydu ama Fatih Terim'in egosuna yenildi. Şimdilerde Katar'ın Al-Sadd takımında oynuyor.
Mohamed Sarr: 2002-2003 sezonunda tonla alınan yabancılardan biri de, Senegalli Sarr'dı. AC Milan kendisini, Galatasaray'la birlikte Ancona, Atalanta, ve Vittoria'ya kiralamasının ardından canına tak etti ve Standard Liège'e bonservisiyle birlikte verdi. 2005 yılından bu yana Belçika'da.
Christian Corrêa Dionísio: Gerçek bir futbol gezgini daha. Futbol kariyeri boyunca 19 ayrı takımın formasıın giydi. Son 3 yılda 6 ayrı Brezilya takımında oynadı. Şimdilerde ise Portuguesa formasını terletiyor.
Fabio Pinto: O kadar iyi anımsıyorum ki, Fatih Terim kendisini "100 metreyi 10 saniyenin altında koşuyor" cümlesi ile tanıtmıştı. Keçiboynuzu kıvamı tadındaydı. 1 kilo yersin 10 gram tat almazsın, işte aynen öyle. Bu sezon başında Özbekistan'ın Pahtakor takımına transfer oldu.
Ovidiu Petre: Galatasaray taraftarının tarihindeki en büyük terbiyesizliklerden biri ne yazık ki, Petre'nin payına düştü. Steaua Bükreş takımında forma giyiyor.
Gabriel Tamas: Kendisini almak için Beşiktaş'la açıktan bir savaş yürütülmüştü, şimdinin Beşiktaşlısı Nihat ipini çekti. Halen AJ Auxerre'in futbolcusu ancak Dinamo Bükreş'te kiralık oynuyor. Kader ağları ördü, karşılaşma yakındır.
César Prates: Ne yalan söyleyeyim, gitmesini hiç istememiştim ama Fatih Terim'in gazabına uğradı. İtalya'da Livorno ve Chievo formaları giydikten sonra son iki sezondan bu yana Figueirense'de top koşturuyor.
Florin Bratu: Tamas'la birlikte takıma kazandırılan oyunculardan biriydi. O da tıpkı Tamas gibi Fransa'nın yolunu tuttu iki kez ama barınamadı. Dinamo Bükreş maçında Tamas'la birlikte izleyebiliriz.
Rigobert Song: Song'un nerede olduğunu sanırım söylemeye gerek yok. Galatasaray'ı ardından Karadeniz sahillerinde bir gezinti yapmak için Trabzonspor'a gitti. Bu yıl konuk sanatçı statüsünde yedeklerde bekliyor.
Franck Ribery: Yakın tarihe gelince, kimin nerede oynadığı meçhule gitmiyor. Pılını pırtısını toplayıp, arkasına bile bakmadan kaçtıktan sonraki maceralarını tüm Avrupa yakından izledi. Bayern Münih'te zoraki oynuyor.
Alioum Saidou: Nantes'daki tek sezonu dışında Türkiye'den başka bir yere gitmedi. Halen Kayserispor'un orta sahasında bir sağa bir sola pas vererek, hayatını idame ettiriyor.
Marek Heinz: Galatasaray'ın şampiyonluğunda büyük pay sahibi olarak addederim kendisini. Berbat bir Denizlispor maçında ceza alanı dışından attığı golle 2-1'lik galibiyet yakalanmış ve 3 puan gelmişti. Havlu atabilirdi Galatasaray o hafta ama herkes için salya sümük bir sezon geçti. Ülkesinin FC Brno takımında forma giymektedir.
Saša Ilić: İstisnasız her Galatasaraylı'nın sevdiği bir isimdir. Sahada çaktırmadan bir dolu iş yapardı. Gitmesini kimse anlayamadı ama Lincoln gelince de unutuldu. Rum Kesimi'nid AEL 1964 takımında oynuyor.
Marcelo Carrusca: "Üniversitelerde tez konusu olacak bir transfer"di kendisi Adnan Sezgin'in deyimiyle. Gördüğüm en hanım futbolculardan biriydi. Ülkesinin Estudiantes takımında forma giyiyor.
Junichi Inamoto: Yorum yapmayacağım kendisi için. Eintracht Frankfurt'tan sonra bu yıl Fransa'nın Rennes takımına transfer oldu.
Cassio de Souza Soares Lincoln: Tıpkı Ribery gibi Galatasaray taraftarının asla unutamayacağı isimlerden biri de kendisidir. Yeteneklerine ihanet edip, mızmız ve şımarık çocuklar gibi her şeye küstü. En sonunda Galatasaray basdı tokadı. Şu an kulüpsüz; Almanya senin, Brezilya benim dolanıyor.
İsmael Bouzid: Kalli'nin Almanya'dan getirdiği ve herkesin "Ulan belki de Stumpf gibi çıkar" beklentisi taşıdığı Cezayirli, İskoçya'nın Hearts takımında.
Fernando Meira: Galatasaray'a geldi, topunu oynadı, beklentileri tam anlamıyla karşılayamadı ve Rusya'ya Zenit'e gitti.
Morgan De Sanctis: Sevilla'dan kiralık olarak gelip, bir sezon boyunca Galatasaray'ın kalesini korudu. Onu hep Bakırköy'de bir alışveriş merkezinde iki minik kızıyla ele ele tutuşmuş yürürken hatırlayacağım.
Özel not: Şu listeyi bir Beşiktaşlı yapsa da okusam. Vallahi de, billahi de okumak isterim...
Beşiktaşlı bir arkadaşın vöyle bir çalışma yapması için işinden gücünden epey bir fedakarlık yapması gerekecek. Hatta muhtemelen yapacağı listede unuttuğu isimler mutlaka %25'ten az olmayacaktır :)
YanıtlaSilsuper olmus yine yazi...:) besiktasli arkadasima gonderiyorum ozel istegini o da yapacaktir :)
YanıtlaSilŞu Listeden Tamas' ı geriye isterim. Kendini ciddi anlamda geliştirdi.
YanıtlaSilListedeki bazı oyuncular için de söylemek istediğim sözler var.
Bratu mesela giderken kazandırdığı bonservis bedeli ile Song' u almamızı sağlamıştı. O zamanlar transferi bu şekilde yapabiliyorduk. Bratu' yu da iyi kakalamıştık hani, boş kaleye auta vuruyordu :)
Cassio Lincoln ise içimde yaradır. Kendisini nedendir bilmem çok ama çok seviyorum. Hala daha seviyorum, gittiği her takımda başarılı olmasını istiyorum. Sözleri her zaman samimi ve sıcak gelmiştir bana, ama o da takım içindeki futbolcuya dayalı düzenin kurbanı oldu. Diğer yabancılar gibi savaşmayı değil, bu düzeni besleyen sisteme karşı cephe almayı seçti. Direndi bir anlamda. Ama direnişi kendisine zarar getirdi, futbolcuların Lincoln' e yaklaşımı ise takıma zarar verdi. Şimdilerde bu oyuncuların abileri takımda değil, ama Lincoln de takımd değil. Olan yine Galatasaray' ıma oldu...
@ Saklınehir; aslında metafor kıvamındaydı söylediğim çalışma. Ama 10 güne kadar bir yerde görmezsem bu çalışmayı kendimi parçalayıp, yapmayı planlıyorum.
YanıtlaSil@ tenten; eğer çalışma yapılırsa lütfen haber ver. güzel sözlere teşekkürler.
@Schumy; Bratu konusunda çok sevdiğim Yavuz Abim vardı. Hep inanmıştı iyi futbolcu olduğuna ama halen ısrarlıyım, futbolcu filan değildi.
koala,
YanıtlaSilarkadasimla gorusuyorum calismayi yapinca haber verecek hem onun blogunda hem de benim blogum da yayinlarim